Yin Yoga ve Meditasyon’un Sağlıklı Yaşamdaki Yeri

Yoga ve meditasyon pratikleri zamanla modern toplumda çok fazla popüler hale gelmiş kadim öğretiler. Modern toplumun koşturmacası içerisinde kişinin kendisiyle kaliteli zaman geçirmeye fırsat bulamaması bu iki kadim öğretiyi bu dönemin ilacı haline getiriyor adeta. Kişinin bedensel, ruhsal ve zihinsel bütünlüğüne, sağlığına, huzur ve mutluluğuna bakması ve kendi içinde ne olup bittiğinin farkına varması için geniş bir alan oluşturan disiplinler bunlar.

Yin Yoga, çeşitli yoga teknikleri arasında en meditatif olanı. Bedenimizi esnetir ve rahatlatırken ona aynı zamanda kulak vermek için bir mola. Bedenimizin farkındalığı ve rahatlamasıyla meditasyona geçmemiz ve zihnimizi rahatlatmamız da çok daha kolay hale gelir.

Yin Yoga duruşlarıyla çalışmak Çin Tıbbı’nda yer alan akupunktur yaklaşımıyla neredeyse aynı. Akupunktur için yerleştirilen iğnelerin deri üzerinde uzun süre kalarak bedene etki edişi gibi, yin yoga’daki duruşlar da belli bir süre tutulmalıdır. Duruşlarda geçirilen bu uzun sürenin bir sebebi de chi adı verilen yaşam enerjisi akış hızının oldukça yavaş olmasıdır.

Genç yaşlarından itibaren Hint yoga sisteminin meditasyon pratiklerinin yanı sıra Şinto dininin ağırbaşlı pratiklerini de uygulayan bir Şinto rahibi ve çift doktoralı bir bilim adamı olan Dr. Hiroshi Motoyama son 40 yıldır bedende bulunan enerji kanalları sisteminin varlığını belgelemiş bir araştırmacı. Bu bilgilere göre ders kitaplarında bağ dokusu diye öğrendiğimiz şey aslında bedendeki her doku, hücre ve organa can veren enerjiyi ileten canlı bir matris, fasya dokusu.

Stresin bedende görülen en önemli yönlerinden biri şüphesiz kasların kasılması. Bizi algılanan bir tehditten uzaklaştırmak için beden doğal olarak bu kontraksiyonlara giriyor. Ancak, bunun aşırılığı kronik hastalığa yol açabilen ciddi bir sağlık riski oluşturuyor. Bedende artan gerginlikler kaslarda spazm yaratabiliyor, kan/oksijen eksikliğine, ağrılarda artışlara neden olabiliyor.

Kronik kas kasılması bir kez bedene yerleştiğinde, bir ağrı döngüsü başlatıyor, kasların sağlığını azaltıyor.

Stres serotonin, kortizol, endorfin, norepinefrin ve dopamin gibi biyokimyasalları içeriyor. Gereğinden fazla kortizol salgısı ise enflamatuar ve otoimmün hastalıklara neden olabiliyor.

Vücudumuzun bağ dokusunun bütünü olan fasya bireysel kas gruplarını, organları ve tüm vücudu bir birim olarak desteklemeye ve korumaya yardımcı olan bir çerçeve oluşturuyor. Bunu organlarımızı ve kaslarımızı çevreleyen koruyucu bir bariyer olarak düşünebiliriz.

Fasya kalitesi bozulduğunda bu kan akışının zayıf olmasına, zayıf sinir uyarılarına, sınırlı esnekliğe, sınırlı hareket açıklığına ve bunlarla gelecek olan başka fiziksel rahatsızlıklara neden olabilir.

Sağlıklı bir fasya dolaşım sisteminizin akışını kolaylaştırır. Hücrelere oksijen ve besin aktarımını destekler.

Stres düzeyimizin bedenimizdeki ve sinir sistemimizdeki yansımalarını düzenli yin yoga ve meditasyon derslerine katılarak dengeleyebiliriz.

Yin yoga ve meditasyon pratikleri, kişinin anda kalma ve dinginlik seviyesini, gözlem kapasitesini, beden ve zihin farkındalığını arttır. Beden ve zihindeki sürekli değişen duyumları yargısızca gözlemleyerek, gelip geçiciliklerini fark ettirir, olanı olduğu gibi kabul etmeyi öğretir. Bedensel, ruhsal ve zihinsel bütünlük hissini arttırır.

Yin Yoga

Temellerini geleneksel Çin Meridyen Tıbbı’ndan alan Yin Yoga’da kaslar pasif bırakılarak yoga pozları içinde üç ile beş dakika arası kalınır. Saniyeler, dakikalar geçtikçe pozun etkisi bedendeki tüm katmanlardan süzülerek derin bağ dokuya ulaşır. Bedenin belki de en sert yapısı olan derin bağ doku, bu yumuşak ama oldukça yoğun şifa yöntemi ile tamamen rahatlar, canlanır, adeta şarj olur.

Faydaları

Tuttuğumuz, sıkıştırdığımız her ne varsa bırakırız: Kaslarımızı, zihnimizi, düşüncelerimizi… Yin Yoga bedenimizde yaptığımız bir arkeolojik kazı gibidir.Bırakırız kendimizi pozun içine, bedenimizin matruşka bebekler gibi açılmasına tanıklık ederiz.

Enerjiyi dengeler: Her seviyeye uygun Yin Yoga kişinin kendi kendine yaptığı akupunktur gibidir. Enerji kanallarını uyararak enerjimizi dengeler, bedendeki enerji blokajlarını açar.

Zihni dinginleştirir: Zihnimizi akışa bırakma halini deneyimlememizi sağlar. Bağ dokunun bozulmasını önler, hareket yeteneğimizi arttırır.

Mindfulness – Farkındalık Nedir?

Dikkati meraklı, anlamaya açık ve nazik bir yaklaşımla o an içindeki deneyime getirmek. Kalben ve zihnen şimdiki zamanın içinde olmaya bir davettir.

Sistematik bir dikkat yönlendirme yoludur. Niyetimiz, dikkati bilinçli olarak o anın içerisine geri çağırmaktır.

Bilimsel araştırmalara göre, farkındalık beyinde olumlu yapısal ve işlevsel değişiklik yaratmaktadır. Düşünce, duygu ve insan ilişkilerini çok olumlu yönde destekler, yaşamı daha nitelikli hale getirir.

Zihnimiz kapatılamayan bir radyo gibi çalar durur. Sıradan bir günde, yaptıklarımızın farkındalığı oldukça azdır. Düşüncelerimizin, bedenlerimizin veya çevremizde olup bitenin her zaman çok da farkında olmayız. Yaşamımız çoğunlukla alışkanlıklarla yönetilir. Uyanır, giyinir, kahvaltı eder, ev işlerini yapar, işe gider, çalışırız… vb Günlük işleri yaparken zihin, başka şeyler düşünmekte özgür kalır ve geçmişte, gelecekte dolaşır. Geveze zihin… Eleştirir, değerlendirir, yargılarda bulunur. Genelde olumsuz anılara, tehdit eden olasılıklara gider. Çünkü genetik olarak beynimiz bizi hayatta tutmaya çalışır.

Araştırmalar gösteriyor ki; zihnimizden günde 70-100 bin arası düşünce geçiyor. Çoğu negatif, %95 i önceki günlerdeki düşüncelerle aynı. Bu düşüncelerin gerçeklikle bağlantısı zayıftır yine de biz gerçek zannederiz. Hikayeler yazan, geveze zihinde devamlı dönen düşünceler enerjimizi düşürür. Tabi ki geleceği planlayacağız, geçmişten ders alacağız. Zihnimizin düşüncelerin peşine takıldığını fark edip dikkatimizi ana getirebilirsek her anlamda daha iyi kararlar alır, daha bilinçli yaşarız.

Yararları Nedir?

Mindfulness – Farkındalık uygulamaları, 3 temel beceriyi geliştirir: Dikkat Yönetimi, Duygu Yönetimi

  • Anda bulunma becerisi geliştirmeye,
  • Dikkat ve odaklanmanın güçlenmesine,
  • Fiziksel ve psikolojik olarak daha iyi hissetmeye,
  • Bağışıklığın güçlenmesine,
  • Duygusal dayanıklılık kazanmaya,
  • İşyerinde ve aile içi iletişimin desteklenmesine,
  • İş verimliliğinin ve üretkenliğinin artmasına,
  • Uyku kalitesini iyileşmesine katkı sunar.

Mindfulness – Farkındalığı öğrenmek kolay mıdır?

Dikkati bu ana yargısızca toplayabilme becerisi pratik gerektirir. Beden kasını geliştirme süreci gibi düzenli uygulamak zihin eğitiminde de olumlu sonuç verir. Günde 5-6 dakikalık uygulamalarla başlayıp geliştirebilirsiniz. Yıpratıcı düşünme alışkanlıklarını, ani öfke patlamalarını ve yargılamaları fark etmeye ve zamanla çemberini kırmaya yardımcı olur.

Yaşamın her alanında, daha sakin, daha anlayışlı ve gözlemci olmaya yardımcıdır.

Mindfulness – Farkındalığın Gücü

  • Zorlayıcı durumlarla nasıl başa çıkıyorsunuz?
  • Olaylar karşısında esnek ve güçlü durabiliyor musunuz?
  • Dikkatinizi size motivasyon ve ilham verecek yöne odaklayabiliyor musunuz?
  • Farklı bakış açılarını ve seçenekleri kolayca görebiliyor musunuz?

Eğitimin Amacı:

Farkındalık “şimdi”de olma tutumu geliştirmek zihni sakinleştirmenin ve odaklanma gücünü artırmanın bir yoludur. Yoğun yaşam temposunun içinde, düşünceler arasında koşuşturup duran zihni, anda kalmaya eğitebiliriz.

Sosyal ve duygusal beceriyi geliştiren bir zihin eğitimi, belirli bir dikkat yönlendirme yoludur. Günde yaklaşık 10 dakikalık kolay uygulanabilir ve güçlü zihin tekniklerden oluşur.

Hedef Kitlesi

Stres ve kaygıyla başa çıkmayı ve odaklanmayı artırmak, iş verimliliğini, ekip ve aile içi uyumu geliştirmek ve yaşam kalitesini iyileştirmek isteyen herkese açıktır.

Eğitimin Kazanımları:

  • Anda bulunma becerisi geliştirmek,
  • Stresli durumlarda duygusal denge sağlamanın ipuçları,
  • Dikkat ve konsantrasyonu geliştirmenin yolları,
  • Şefkat ve iç huzur adımları,
  • Olumlu tutum için farkındalık araçları.

Thai Masajı Tarihi

Thai masajı, binlerce yıldır Tayland’da uygulanan antik bir terapi yöntemidir. Thai masajının, 2500 yıldan fazla zaman önce, Buddha’nın geniş medikal bilgiye sahip bir arkadaşı olan Jivaka Kumar Bhaccha tarafından geliştirildiği düşünülüyor. Birçok Thai şifacısı, Jivaka’nın geleneksel Thai tedavisinin mucidi olduğunu düşünüyor. Jivaka aynı zamanda “Doktorların Babası” olarak anılıyor ve bir gelenek olarak geleneksel Thai şifacıları, masajdan önce ve sonra Jivaka’ya şükranlarını sunuyorlar.

Ayrıca uzmanlar ve araştırmacılar, Thai tedavisinin kırsal ve soylu geleneklere sahip olduğuna inanıldığını belirtiyor. Kırsal geleneklerin bilimsel dayanakları yoktur ve gayri resmi eğitim metodlarına dayanmaktadır. Bu kırsal geleneklerin, alt jenerasyonlara aktarıldığı ve öğretmenlerden öğrencilere gizli bir kodla iletildiği düşünülmektedir. Diğer bir taraftan Thai tedavisinin soylu geleneklerinin, soylu sınıf tarafından, Hindistan, Çin ve Ortadoğu’dan ilham alınarak geliştirildiği düşünülüyor. Thai masajında, özellikle de Hindistan’ın Ayurveda geleneğinin büyük etkileri olduğu açıkça görülüyor.

Thai masajının teknik ve uygulamaları Tayland’da geliştirilmiş olsa da, aslında bu tekniğin kökenleri Hindistan’a dayanıyor olabilir. Bu tekniğin köklerinin Hindistan’a dayandığına inanılmasının bir sebebi de, bu bölgeye ait yoga felsefesidir.

Thai Masajı Prensipleri

Thai masajı, genellikle doku manipülasyonu içeren diğer masaj tekniklerinden oldukça farklıdır. Bu teknik, herhangi bir yağın veya losyonun kullanılmadığı kuru bir masaj terapisidir. Bunlar yerine derin açma, ritmik baskı uygulama ve germe eylemlerini içerir. Masaj sırasında uygulanan basınç, çekme ve devinim veya titreme hareketleri bölgesel kan sirkülasyonunu arttırır. Thai masajı avuç içi, baş parmak, ön kol, dirsek ve hatta ayak gibi vücudun farklı bölgeleri kullanılarak uygulanır.

Thai masajı, iyileştirici etkilerinin olduğu düşünülen çeşitli yoga esneme hareketleri içerir. Bu masaj tekniği, vücuttaki enerji dengesini düzenleme prensibine dayanır. Thai masajının temel prensibi, vücudun dış bölgelerinden (el ve ayaklardan) başlayarak vücudun çekirdeğinde çalışmak ve daha sonra tekrar vücudun dış bölgelerine geri dönmektir. Bu sayede meridyen denilen enerji kanallarına enerji akışı sağlanır ve aynı zamanda vücut genelinde kan sirkülasyonu arttırılır.

  1. Kasları rahatlatır ve ağrıyı azaltır: Esnetme hareketlerinin kombinasyonu ve yumuşak bir masaj, kasları rahatlatır ve gevşetir. Ayrıca kaslarda ağrıya sebep olan sertlikleri ve düğümleri giderir.
  2. Kasların esnekliğini arttırır: Yoga esnetmeleri, kasları dayanılabilir bir noktaya kadar esnetir. Bu sayede kasların esnekliği artar.
  3. Eklem hareketlerini geliştirir: Esnetme hareketleri eklemler arasındaki sıvıların hareketini arttırır.
  4. Kan sirkülasyonunu geliştirir: Masaj, vücuttaki kan sirkülasyonunu arttırır.
  5. Kas-iskelet sistemindeki ağrıları giderir: Gergin kaslar eklemlere baskı yapabilir ve bu da kas-iskelet sisteminde ağrıya (sırt veya omuz ağrısı gibi) sebep olabilir. Thai masajı eklemlerdeki baskıyı azaltır ve ağrıyı hafifletir.
  6. Bağışıklığı güçlendirir: Gelişen kan sirkülasyonu vücudun toksinleri atmasına yardımcı olur. Bu sayede bağışıklık sistemi güçlenir.
  7. Mental rahatlama sağlar: Vücudu rahatlatır ve duygusal veya mental stresin azalmasına yardımcı olur.
  8. Yorgunluk hissini azaltır: Masaj ve esnetme uygulamaları vücuttaki gerginliği ve yorgunluğu azaltır.
  9. Uyku problemlerine iyi gelir: Thai masajı vücudu ve zihni rahatlattığı için daha iyi uyumanızı sağlar ve rahatsız edici uyku problemlerini azaltır.

Psikokineziyoloji

Kinesiyoloji (“kin-easy-ology”), hareket anlamına gelen Yunanca kinesis kelimesinden gelir. Kinesiyoloji, genel anlamda insan hareketi bilimidir. Sağlıklı yaşam için bütünsel, alternatif ve doğal bir yaklaşımdır, yaklaşımında kapsamlı ve sistematiktir ve Zihin, Beden ve Ruhu bütünleştirir.

Psikokinezyoloji, Dr. Dietrich Klinghardt ve Roger Callahan’ın öğretilerine dayanmaktadır. Beden ve zihin dengede olmadığında ve enerji bloke olduğunda veya yanlış yönlendirildiğinde ortaya çıkan psikosomatik semptomlarla ilgilenir. Bu nedenle, hastalığımızın çoğu duygusal temelli olduğundan konuşmak ve hikaye anlatmak güçlü bileşenlerdir. Bizi harekete geçiren duygularımızdır ve örneğin; mutlu, üzgün, gözden kaçmış, korkmuş, aşağılanmış, öfkeli, hüsrana uğramış veya huzurlu ve kendimizle ve başkalarıyla uyum içinde. Zihnimiz son derece güçlüdür ve psikokineziyolojide farkındalık kazanmak ve bununla birlikte bir esenlik duygusu beslemek için zihnin gücünü kullanırız. Bunda, her zaman çözülmemiş psikolojik çatışmalar için tarama yaparız.

Psikokinezyolojinin amacı, vücuttaki enerji akışını yeniden sağlamak ve dengeli bir durumu korumaktır. Bu modalite, aromaterapi, kristaller, EFT, çiçek özleri ve daha fazlası gibi diğer birçok enerji şifa formunu kullanır. Dahası, psikokineziyoloji, sorununuzun çözümünü zaten elinizde bulundurduğunuz öncülüyle çalışır; tek ihtiyacı olan kilidin açılması veya bilinçli zihninize getirilmesidir.

Kas testi kinesiyolojinin bu formunun bir parçasıdır, ancak Uzmanlaşmış Enerji Kinesiyolojisinin aksine, farkındalık kazanmak ve sonuçlara ulaşmak için belirli bir hedef belirlemek gerekli değildir.

İyon Detoks Ayak Banyosu: Faydaları ve Nasıl Çalışır?

Ayaklarınızda 2000’den fazla ter bezi ve 4000’den fazla gözenek olduğunu biliyor muydunuz? Ayurveda ve Doğu geleneklerinde detoksifiye edici ayak banyolarının binlerce yıldır kullanılmasına şaşmamak gerek!

Aslında, bu iyileştirme sistemi Romalılar tarafından hamamlarla birlikte ozmoz ve difüzyon süreçleri yoluyla vücuttan yabancı maddeleri çekmek için de kullanılmıştır.

Detoks ayak banyosunda iyonizasyon kullanımı nispeten yeni olsa da, tekniğin kendisi günümüzde hala uygulanan eski ve saygın yöntemlere dayanmaktadır. Ve iyonizasyon ile birleştirildiğinde detoksifikasyon etkileri daha hızlı ve daha dramatik olabilir.

İyon detoks ayak banyosunun tam olarak ne olduğunu, nasıl çalıştığını ve genel sağlığınıza nasıl fayda sağlayabileceğini inceleyelim.

Detoksifikasyon nedir?

Özünde detoksifikasyon, ağır metaller, küf, maya, mantar, pestisitler, koruyucular ve diğer kimyasallar gibi toksik elementlerin vücuttan uzaklaştırılması işlemidir. Bu işlem insan vücudunda karaciğer, böbrekler ve hatta deri tarafından doğal olarak gerçekleştirilir.

Ancak vücut çok fazla toksinle aşırı yüklendiğinde, doğal detoksifikasyon süreci engellenir. Hastalık Kontrol Merkezlerine göre, birçok hastalık, vücuda giren ve vücutta biriken çevredeki kirleticiler ve toksinler ile ilgilidir.

Detoksifikasyon, fazla toksinleri uzaklaştırır ve vücudun kendi kendini detoksifiye etme yeteneğini geliştirir. Kronik hastalıklarla savaşmak ve genel sağlığı iyileştirmek için tasarlanmış herhangi bir tedavi planında önemli bir ilk adımdır.

Detoksifikasyon ayak banyosu nedir?

Detoksifikasyon ayak banyosu, basitçe ayakları ılık su dolu bir küvette bekletme işlemidir. Detoksifikasyon sürecine yardımcı olmak için suya belirli bileşenler eklenir. Toksinleri vücuttan atmanın en güvenli ve en rahatlatıcı yollarından biridir.

İyon Detoks Ayak Banyosu Nasıl Çalışır?

İyonik detoks ayak banyosu süreci aslında oldukça basittir. Bir küveti ılık suyla doldurarak başlıyoruz. İletkenliği artırmak için ılık suya tuz eklenir. Daha sonra hafif bir elektrik akımı üretmek için küvete bir dizi yerleştiririz.

Bu doğru akım, suyu, seçtiğimiz ayarlara bağlı olarak, pozitif yüklü hidrojen iyonları ve oksijen gazına veya negatif yüklü hidroksit iyonları ve hidrojen gazına ayırır.

Makine açıldığında, hasta ayaklarında hafif bir karıncalanma hissedebilir. Bunun nedeni, vücudumuzun su ve elektrolitlerden oluşması ve akımın vücutta dolaşmasına izin vermeleridir. Bu akım, vücudun kendi doğal detoks yeteneklerini artırmak için bir katalizör gibi çalıştığı için karıncalanma hissine neden olur.

Minumum 40 dakikalık bir seansın sonunda su renk değiştirir. Renk değişimi, dizideki metal plakaların oksidasyonundan ve sudaki çözünen maddelerle reaksiyona giren iyonlardan kaynaklanır.

İyonik bir ayak detoksu, diğer ayak detoksu yöntemlerinden daha etkilidir çünkü elektrik akımı aslında vücutta dolaşır ve kalıcı detoksifikasyon etkilerini uyarır. Diğer yöntemler benzer rahatlama yararları sağlar, ancak etkileri uzun sürmez ve yalnızca cilt yüzeyine yakın toksinleri çıkarabilirler.

İyonik Detoks Ayak Banyosunun Faydaları

İyonik detoks ayak banyosunun birincil faydası, vücudun kendi doğal detoksifikasyon yeteneklerini geliştirmesidir. Bu, vücudun ağır metalleri ve diğer toksik elementleri vücuttan daha verimli bir şekilde çıkarmasını sağlar.

Vücudun doğal detoksifikasyon sürecine yardımcı olmak şunlarla sonuçlanır:

  • Daha güçlü bir bağışıklık sistemi
  • Kronik ağrı ve inflamasyonda azalma
  • Kronik hastalıkların önlenmesi
  • Kronik hastalık semptomlarından kurtulma
  • Potansiyel kilo kaybı
  • Artan enerji ve odaklanma
  • Gelişmiş lenfatik drenaj
  • Daha iyi cilt sağlığı
  • Daha az baş ağrısı ve migren
  • Geliştirilmiş dolaşım ve kalp sağlığı
  • Genel bir rahatlama hissi ve iyileştirilmiş ruh hali
  • stres giderme
  • Ayaklarda ve ayak bileklerinde şişmenin azalması
  • Geliştirilmiş sindirim ve besin emilimi

Detoksifikasyonu destekleyerek ve dolaşımı hızlandırarak hastanın lenfatik sisteminin tıkanmamasını sağlayabiliriz. Bu, vücuttan toksinlerin dışarı itilmesini sağlar

İyonize Antioksidan Altıgen “Gerçek” Canlı Su Nedir?

Suyun hem moleküler olarak küçültülmüş ve altıgen yani “şifalı” hale getirilmiş olması, hem de antioksidan içerik kazanarak “CANLANMIŞ” olması yani eksi milivolt ORP değerlerine geçmesi için suyu ionize etmek gerekir. Bu da sadece İYONİZER cihazları ile mümkündür.

TIBBİ literatürde elektroliz ünitesi olan su iyonizerlerinin ürettiği “CANLI SU” Kangen Water®️ içme suyu -400mV ORP değeri ile, taze sıkılmış portakal suyundan 5-10 kat daha yüksek “eksi ORP” değerlerine sahip, süper antioksidan bir sudur..

Strong Kangen Water®️ ise içme suyu olmayıp, yaklaşık -850mV ORP değeri ile güçlü bir solvent özelliği ile yağ çözücü ve sebzelerin meyvelerin üzerindeki pestisit gibi kanserojen ilaçların arındırılmasında kullanılır.

Antioksidanlar, vücudun ürettiği dengesiz moleküllerin ve serbest radikallerin sağlıklı hücrelere verdiği zararı önlerler.

Özetle, iyonize antioksidan yani “CANLI” bir su, vücudumuzda hastalıklara hatta kansere neden olan serbest radikalleri etkisiz hale getiren silahımızdır.

Suyun gümüş kaşıkla karıştırılması, içine kuvars taş atılması, toprak testi de bekletilmesi, içine çam çırası koyulması, güneş ışığına tutulması, bardaktan bardağa boşaltılması, suya dua olunması suyun yeniden yapılanmasına yani moleküler yapısının küçülmesine vesile olur. Bu da suyun emilimine hızlandıracak vücudu daha az yoracaktır. Ancak suyun ORP değeri pozitif eksende örneğin +300 mV dan aşağıya bir miktar düşecek fakat bilimsel anlamda eksi değerlere geçemeyecektir. Yani yeniden yapılandırılmış su her zaman canlı su demek değildir. Canlı su diyebilmek için ORP değerlerinin eksi olması ve antioksidan özellik taşıması gerekmektedir. Dolayısıyla Yukarıdaki palyatif yöntemlere canlandırma değil yeniden yapılandırma yöntemleri demek doğru terminoloji olacaktır.

Suyun gerçek ve bilimsel olarak canlandırılabilmesi için mekanik yöntemler değil sadece yüksek enerji beslemesi olan, platin kaplı titanyum plakaları ile güçlü elektromanyetik alan yaratan elektroliz üniteleri yani su iyonizerleri kullanılmalıdır.

İyonizerlerin canlı su üretmesi dışında doğadaki canlı su ise gökten gelen kar-yağmur ile kaynağından çıkan sudur. Yeraltından çıktıktan sonra şişelenen veya bekleyen su havayla temas ettiği için yaklaşık 8-10 saat sonra tamamen okside olur ve artı ORP değerlerine geçerek canlılığını tamamen yitirir, ölü / okside su olur.

Qigong

‘’Qigong, zihin ve beden arasında gelişmiş bir denge elde etmenin bilgisi ve yaşamın gizemini keşfetme bilimidir.’’

Qi; evrene yaşam veren, tüm değişim ve dönüşümleri sağlayan, devinimleri meydana getiren doğal güçtür. ‘’Gong’’ ise sürekli uygulama yoluyla geliştirilen beceri, Qi-Gong; “Qi’yi kullanma becerisi” anlamına gelir.

Amaç belirli fiziksel duruşlar ve nefes teknikleri kullanarak Çi’nin hissedilir hale gelmesini, enerjinin bedende doğru şekilde akmasını ve dengelenmesini sağlamaktır. Dengeli, sağlıklı ve doğa ile uyumlu yaşama sanatıdır.

Faydaları;

  • Dikkat ve konsantrasyonu arttırır.
  • Bedensel farkındalığı geliştirir.
  • Stresi azaltır, gevşeme sağlar.
  • Daha sağlıklı ve kaliteli yaşam sağlar.
  • Hücre ve dokuların yenilenmesini sağlar.
  • Duruş bozukluklarını düzletir.
  • Fasya’yı onarır.
  • Organlara esneklik kazandırır, sağlıklı çalışmalarını destekler.
  • Canlılık ve zindelik verir.
  • Yaşama pozitif bakmayı öğretir, zihni sakinleştirir.
  • İç koordinasyonu arttırır ve doğayla olan bağımızı güçlendirir.

C Vitamini Nedir?

C vitamini, vücutta antioksidan görevi gören suda çözünen bir vitamindir. Kollajen üretimini arttırır ve bağışıklık sistemini güçlendirmek için gereklidir. Ayrıca serbest radikallerin neden olduğu hücre hasarını önlemede önemli bir rol oynar. Serbest radikaller, hücrelere zarar verebilen, hastalığa ve yaşlanmaya neden olabilen kararsız atomlardır. Yüksek C vitamini seviyeleri, düşük kalp hastalığı, hipertansiyon ve felç riski ile ilişkilendirilmiştir. İnsanlar, bazı hayvanlardan farklı olarak, C vitaminini kendi başlarına sentezleyemezler, bu nedenle başka bir şekilde alınması gerekir. Neyse ki, diyet takviyelerinde, IV infüzyonlarında bulmak yeterince kolaydır ve birçok gıdada kolayca bulunur. C vitamini narenciye, guava, çilek, dolmalık biber, lahana vb. meyve ve sebzelerde bol miktarda bulunur.

IV veya Oral Takviyeler?

Ağızdan alınan yüksek C vitamini dozları, çoğu vücut tarafından kullanılamadığı ve idrar yoluyla atıldığı için etkisi azalır. Vücut, C vitamininin bağırsak emilimini düzenler. Yüksek dozda intravenöz C vitamini almak, vücudun kendini iyileştirme gibi biyolojik süreçler için kullanabileceği biyoyararlanımı artırır. Doğrudan kan dolaşımına verildiğinde sindirim ve metabolik sistemi atlar ve hücreler tarafından %100 emilim oranına sahiptir.

Yüksek Doz C Vitamini IV Tedavisinin Faydaları

C vitamini, sayısız sağlık sorununa yardımcı olabilecek ve vücutta iyileşmeyi teşvik edebilen güçlü bir vitamin ve antioksidan olarak uzun zamandır bilinmektedir. Yüksek doz C vitamini IV tedavisi, vücudun bağışıklık sistemini güçlendirmenin ve bu güçlü antioksidandan optimum miktarda almanın ideal bir yoludur. Vitamin infüzyonları, hastalıkları önlemenin, enfeksiyonları ve akut veya kronik sağlık durumlarını tedavi etmenin harika bir yoludur.

Yara iyileşmesi

C vitamini vücudun bağ dokusu, kemikler, deri ve kan damarlarını oluşturmasına ve korumasına yardımcı olur. Bu, intravenöz olarak verilen yüksek dozlarda C vitamininin vücuda ciltteki yaraları, kesikleri ve sıyrıkları daha hızlı iyileştirmesine yardımcı olabileceği anlamına gelir. Bunun nedeni, C vitamininin dokuyu onarmaya yardımcı olan ve iltihaplanmanın neden olduğu hasarı azaltan bir antioksidan olmasıdır.

Daha İyi Cilt

Yüksek antioksidan özellikleri ve kolajen üretimindeki rolü, C vitaminini cilt sağlığının önemli bir bileşeni yapar. C vitamininin serbest radikallerle savaşma gücü, cildin erken yaşlanmasını ve kırışıklıkları uzak tutmasını gerekli kılar. IV infüzyonu ile alındığında iki kat faydalıdır çünkü IV’e eklenen sıvılar cildi nemlendirmeye ve C vitamini emilimini artırmaya hizmet eder.

Güçlü Bağışıklık Sistemi

Bağışıklık sistemlerinde yüksek düzeyde c vitamini bulunan kişiler, soğuk algınlığı veya grip gibi enfeksiyonlarla savaşmak için daha donanımlıdır. C vitamini ayrıca vücudun hastalıklara karşı korumak için kullandığı beyaz kan hücrelerinin üretimini de teşvik eder. Yüksek dozda C vitamini soğuk algınlığını “tedavi etmeyebilir”, ancak hastalığın uzunluğunu ve şiddetini azaltmada yardımcı olduğu gösterilmiştir. Düşük C vitamini seviyeleri, iskorbüt gibi hastalıklarla ilişkilendirilmiştir.

Geliştirilmiş Demir Emilimi

Demir, vücutta oksijen taşımak ve kırmızı kan hücreleri yapmak için gerekli bir besindir. C vitamini, emilmeyen demirin vücut tarafından kullanılabilecek bir forma dönüştürülmesine yardımcı olur. Bu, demir eksikliği olan kişilerde anemi riskini azaltmaya yardımcı olabilir. yayınlanan bir çalışmada , yemekle birlikte C vitamini almak demir emilimini %67 oranında artırdı.

İyileştirilmiş Ruh Hali

C vitamini eksikliği olan kişiler kendilerini yorgun ve depresif hissedebilir, ancak yeterli C vitamini seviyesine sahip olanlar bile bu ruh hallerini yaşayabilir. Yüksek dozda IV C vitamini, oksidatif strese neden olan serbest radikallere karşı savaşarak ruh halini önemli ölçüde iyileştirebilir. Vücuttaki oksidatif stres, depresyon ve anksiyete gibi nöropsikolojik bozukluklara neden olabilir.

Azaltılmış Kurşun Toksisitesi

Vücuttaki kurşun artışı Alzheimer hastalığı ve kurşun zehirlenmesi ile bağlantılıdır, ancak bir mega doz C vitamini hasarı onarmada etkili bir tedavidir. Hem çocuklar hem de yetişkinler üzerinde yapılan araştırmalar, daha yüksek C vitamini alımının kandaki kurşun seviyelerinin düşmesine neden olduğunu göstermiştir.

Yüksek Kan Basıncı

Yüksek tansiyonun diğer adı olan hipertansiyon, yüksek dozda C vitamini alarak düşürülebilir. C vitamininin yetişkinlerde hem sistolik hem de diyastolik kan basıncını düşürdüğü gösterilmiştir.

Kanser Tedavisi Yardımı

Yüksek dozda C vitamini, vücudu hücrelere zarar verebilecek oksidatif stresten korur. Araştırmacılar, kemoterapi ve diğer kanser rehabilitasyonları ile birlikte C vitamini kullanmanın bu tedavilerin etkinliğini artırabileceğini bulmuşlardır . Bu terapi hakkında daha fazla araştırma halen yürütülmektedir.

Yukarıdaki faydaların gösterdiği gibi, C vitamini vücuda çeşitli şekillerde yardımcı olabilecek süper bir vitamindir. Modern tıbbın çoğu bir hastalığa veya hastalığa tepki vermeye odaklanır, ancak hastalanmaktan kaçınmanın en iyi yoluna odaklanmaz – önleme! C vitamini, hastalıkların, yaşlanmaya bağlı hastalıkların önlenmesine yardımcı olur ve ayrıca hücrelerde halihazırda meydana gelen hasarın onarılmasında da yardımcı olur.

Glutatyon Nedir?

Glutatyon, doğal olarak üretilen ve bağışıklık hücreleri de dahil olmak üzere insan vücudunun her hücresinde bulunan bir peptittir. Üç temel amino asitten (sistein, glutamat ve glisin) oluşur ve cilt sağlığını, vücut fonksiyonunu, genel ruh halini iyileştirme konusundaki inanılmaz yeteneği nedeniyle genellikle ana detoks yapıcı olarak adlandırılır. Vücutta doğal olarak bulunurken,seviyelerini artırmak ve genel sağlığı geliştirmek için IV infüzyon terapileri uygulanır.

Glutatyon ne için kullanılır?

  • Glutatyon, aşağıdakiler dahil hemen hemen tüm vücut fonksiyonlarının anahtarı olan son derece güçlü bir antioksidandır:
  • Bağışıklık fonksiyonunu geliştirmek ve hastalıklarla savaşmaya yardımcı olmak
  • Hiper-pigmentasyonu silerek ve hücrelerde melanin üretimini engelleyerek cildi aydınlatır ve parlatır
  • iltihabı azaltmak
  • Vücudunuzun parçalanmasına ve yağları temizlemesine yardımcı olmak
  • Vücudunuzun ilaçlara dirençli hale gelmesini önlemek
  • Yüksek enerji ve zihinsel netliği teşvik etmek
  • Yaşlanma karşıtı özellikler sağlamak
  • Uyku kalitesini iyileştirmek ve uyku apnesinden kaynaklanan stresle mücadele etmek
  • Detoksifikasyon ve oksidatif stresle mücadele

Glutatyon eksikliğinin belirtileri nelerdir?

Düşük glutatyon seviyeleri olan hastalar şunları yaşayabilir:

  • Kronik yorgunluk
  • zayıflık
  • baş ağrısı
  • Baş dönmesi
  • Uyku sorunları
  • Sık görülen hastalıklar
  • Dermatit
  • Konsantrasyon zorluğu
  • ağrılı eklemler
  • Ruh hali dengesizliği veya depresyon

Düşük glutatyon seviyeleri ile ilişkili birçok kronik sağlık durumu da vardır. Otoimmün bozukluklar, fibromiyalji, kalp hastalığı, cilt bozuklukları ve diğer birçok durum düşük glutatyon seviyeleri ile ilişkilidir.

Glutatyon seviyelerimi artırmanın yolları var mı?

Aşağıdakiler dahil, vücudunuzun kendi glutatyon üretimini arttırdığı bilinen takviyeler vardır:

  • C Vitamini (Glutatyon ile C Vitamini almak emilimi artırabilir)
  • E vitamini
  • Selenyum
  • kurkumin
  • silimarin
  • N-asetilsistein

Bol miktarda taze ürün içeren organik bir diyet, vücudunuzun glutatyon üretimini artırmasına yardımcı olabilir, ancak gıda kaynaklarından kolayca emilemediği için IV glutatyon infüzyonu, seviyelerinizi en üst düzeye çıkmasını sağlamanın en etkili yoludur.

Glutatyon IV infüzyon tedavisi oral takviyelerden daha mı iyidir?

IV glutatyon infüzyonu, yeterli emilimin olmadığı sindirim sistemini atlayarak güçlü antioksidanı doğrudan kan dolaşımınıza verir. Her hastanın kendine özgü vücut kimyası, yaşı ve sağlığı vardır ve bu da besinlerin sistemlerine emilme hızını etkiler. Glutatyon kan dolaşımına girdikten sonra beyin, kalp, akciğerler ve kas dokusu da dahil olmak üzere tüm vücutta taşınır, böylece hücreleriniz glutatyonun detoksifiye edici ve koruyucu özelliklerinden faydalanabilir.

Glutatyon tedavisinin yan etkileri var mı?

Birkaç çalışmada , glutatyon takviyelerinin uzun süreli kullanımını düşük çinko seviyelerine bağlandı

İntravenöz (IV) glutatyon infüzyonu, sindirim sistemini tamamen atlayarak ana antioksidanı doğrudan hücrelerinize iletir. IV glutatyon tedavisi alan hastaların büyük çoğunluğunun hiçbir yan etkisi yoktur.

Online Kayıt